Fitch

Macrocenter Alışveriş Merkezi 21:30

“Bugün gözlerimi senden alamadım, sende kaldılar. Koşturmana, telefonu tutuşuna, sepetleri toplamana, elinin inceliğine hayranım ki gözlerinin altındaki halkalara vurgunum, hatta daha da ileri gideyim, yeşilinde yok olurum. Seninle bir kere konuşmak için, haftada yüz kere saç spreyi almaya razıyım, kuyruğun erken bittiği ekspres kasalardan nefret ediyorum, sırada beklerken sana bakmak, sıradan günlük hayatımın en güzel hikâyesi” kasanın önündeki uzun kuyruktan homurtular yükselmeye başladı bile. Bir tek Fitch’ in keyfine diyecek yoktu. homurtular iyice bağrışmalara dönüştü. -“ daha kaç dakika bekleyeceğiz.”-“yarım saattir sıra ilerlemiyor hanımefendi, bir sorun mu var.”-“-“ Aaa! Yeter artık koyun muyuz biz“ kasiyer durumun kontrolünün kendinde olmadığını kanıtlamak istercesine ellerini çırpıp,-“sizleri diğer kasalara almam gerekecek, sanırım kasamda bir sorun var” dedi. İnsanlar yine homurtular eşliğinde sepetleriyle diğer kasalara geçtiler. Bir tek Fitch, ortada tek başına kalmıştı. tek duyduğu huzurun sesiydi… avokado, ananas gibi tropik meyvelerin bulunduğu reyonların hemen önündeki süt ürünlerinin bulunduğu rafların yerlerini direktifler vererek değiştirten bu minyon, alımlı, iş kolik, ,kemikli yüzlü, market müdüresine takılmıştı. Nedense Ona baktığı zamanlarda duru bir berraklık alıyordu etrafını.
-“Beyefendi. Beyefendi… Beyefendi iyi misiniz?” bir anda daldığı huzurlu ortamdan, kasiyerin el çırpmasıyla uyandı.
-“Ne… Ne… efendim.“ dedi irkilerek. Kasiyer duraksadı önce adamın gerçekliğinden şüphe ederek.
-“Beyefendi iyi misiniz?” dedi usulca, sanki karşısında hasta varmış gibi.
-“iyiyim, siz nasılsınız?” dedi Fitch, açık ağzının kenarından salyası aktı akacak. Afallayan kasiyer, koltuğunda şöyle bir doğruldu ve yüzüne düşmüş saçını geriye atarak ciddi bir ses tonuyla,
-“hayır kaç dakikadır kıpırdamadan duruyorsunuz da… kasam bozuk işlemi diğer taraftan alıcam” dedi.

-“ha!… be..ben ketçap, mayonezleri arıyordum…” kasiyer, gözlerini kısarak Fitch’ in hemen sırtını işaret etti.
-“Tabi yaa” dedi Fitch sırıtarak. “teşekkürler” dedi, mahçup, boynu bükülerek, kasiyer sadece Suratını büzüştürdü.

Bu seferde ketçap reyonunun arkasından kocaman gözlerini açarak izlemeye devam etti, tıpkı röntgenci gibi, fakat şehvetle değil, belirgin bir hayranlık ve saflık vardı gözlerinde. konserveleri dizmekte olan raf elemanlarından birinin görüş alanına girdi bu kezde;
-“beyefendi iyi misiniz?” Her seferinde hayallerinin yarıda kesilmesine gıcık olan Fitch,
-“iyiyim tabi, neden bugün herkes bana aynı soruyu soruyor.” Dedi sinirle. Reyondan aldığı Ketçapı sepete fırlatarak. Yarım saattir sepetinde gezdirdiği, işine yaramayan un ve şekeri yerlerine koymak için markette tam bir tur attı. İçerde geçireceği fazladan her dakika, monoton yitik hayatına kattığı bir renk gibiydi. Nihayet sonunda kasaya yöneldi. Yarıda kesilen hayallerine inat, son bir kez O’nu görmek için başını sağa çevirmesiyle kalp atışları 285 bpm e ulaşması biroldu. Heyecanını bastırmak, saçma sapan şekilde konuşmak ya da ilgiliymiş gibi yapıp aslında hiç ilgisi olmayan şeylerden bahsetmek. Hemen önündeki sakızlardan bir tane aldı eline. Uzağı göremeyen miyop gözlerine yaklaştırdı önce, içeriğini okumak ve fokus ayarları için biraz uzaklaştırdı sonra. Dikkatlice, ciddi ciddi, içindekiler kısmını okudu. Okunacak bir şey kalmadığındada göz ucuyla yan tarafını yokladı. Sürekli hayalini kurduğu, platonik aşkı, tam yanındaydı, ilk defa bu kadar yakındı, “yakından daha güzelmiş” dedi içinden ve kendi kendini gaza getirdi bir süre, cesaretini topladı, sesini düzeltti, dudaklarıyla kekeme şekilde yana döndü, göz göze gelmişlerdi artık, ağzından cümleyi çıkarıverdi;
-“sizce de sakızların ambalajları çok hoş değilmi?”
-“pardon!” diyen Market Müdüresi şaşırmış şekilde tekrardan,
-“pardon, anlayamadım.”
Bu sefer dahada panik olan Fitch-“sizce de sakız ambalajları çok seksi değil mi?” dedi üstelik cümleyi düzeltmesi için ona tanınan zamanı heba ederek, soğuk terler dökmeye başlamıştı bile. Umutsuzca Sorusuna cevap bekliyordu. Kısa bir sessizlik geçti,
-“evet, bence de bir sakız için fazla iddialı kutular.” cevabını aldı market müdüresinden, sırf uyumlu bir söylemde bulunmak için. Fitch’in platonik aşkına olan ilk teması ondaki tedirgin, mahçup, utangaç kimliğini yok ederek, onu 2. aşamaya geçiriverdi.
-“Konservelerin dizilişindeki ayrıntıya dikkat ettin mi Alisha? Bir çoçuğun devirmesi için özellikle dizilmiş gibiler” gülen dudağını ısırıp çevirdi -“ şey değil mi sizce de? Hoş, yani güzel, değişik”
-“pardon, siz benim ismimi nerden biliyorsunuz?”
-“b… ben!…şey…şeyden…” sanki bir yarışma sorusunun doğru cevabını bulmuş gibi eliyle doğrulayarak,-“yaka kartınızda yazıyor!” kendisini bile inandıramayarak, aksine Alisha hemen inanmıştı bu yalana. Oysa Fitch, sevdiği kızın ismini iki sene önce O’nu yumurtaya buladığında ögrenmişti, o günü belki Alisha hiç hatırlamıyordu ama Fitch ilk görüşte vurulmuştu. Yumurtalar sanki pamuk şeker gibi tepeden üzerlerine yağıyordu. İki ellerini yana açmış sen ne yaptın der gibi zümrütten mamul gözlerle kendisine bakan Alisha, işte tam o saniye aşık olmuştu Fitch, 3 nolu çikolata reyonunun hemen önünde, sebze reyonunun çaprazında, magazin dergilerinin başladığı yerin köşesinde. İnce bir çığlık yankılanmıştı o gün markette.
-“Ne yaptın sen salak?” ve üstüne birde anons “MARKETİMİZ 15 DK SONRA KAPANACAKTIR”

http://www.gagori.com

#marketmuduresi #fitch #alisha #sontakla #başakdaşman #osmansonant #benimgagoriköykülerim

Fitch” üzerine 3 yorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s